İspirtow

v1.0

İspirtow - Eğlence Merkezi

Fıkralar

 

Temel ve dursun yaz tatillerinde Antarktika'ya gitmeye karar vermişler. Uzun bir yolculuktan sonra buzlar diyarına varmışlar. Bir rehber bulamadıklarından kendileri gezmişler uzun buz ovalarını. ertesi sabah bir rehberle anlaşarak kıtanın en güzel yerlerini rehber eşliğinde gezip merak ettiklerini soruyorlarmış. Bir ara Temel rehbere seslenerek
- " Pardon burada hiç beyaz kadın var mı ? " diye sormuş,
- Rehber "Tabiî ki var, buradaki kadınların yüzde doksanı beyazdır" demiş.
- "Peki siyah kadın var mi?"
- "Eh bir kaç tane var bu civarda"
- "Pekİ siyah beyaz kadın var mı" rehber son derece şaşkın bir şekilde
- "Tabiî ki hayır ben hiçbir yerde rastlamadım böyle kadına" Cevaptan hiç de hoşnut kalmayan Temel Dursun'a dönerek
- " Ula dursun yoksa dün akşamkiler penguen miydi?".


Delileri uçağa bindirmişler, bir şehirden ötekine naklediliyorlardı.Ama o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, uçağı ikinci pilota teslim ederek içeride ne olup bittiğini görmek istedi.
Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı.Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu.
-Sen neden bağırmıyorsun? diye soracak oldu.
Adam :
-Ben bunların öğretmeniyim, diye cevap verdi.Onlarda benim öğrencilerim.Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum.
Pilot, çaresiz yerine döndü. Bir süre geçti.Bir an geldi ki sesler büsbütün kesiliverdi.
Pilot:
-Aman çok güzel! diye sevindi.Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü.
Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu.Pilot biraz daha bekledikten sonra merak etti.Gidip bakmak istedi.
Bir de ne görsün! Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok değil mi!
Dehşetle sordu :
-Öğrencilerin nerede?, diye...
-Dersler bitti.Hepsini evlerine gönderdim




Bir odada dört mum sessizce yanıyordu.
O kadar derin bir sessizlik hüküm sürüyordu ki odada,
aralarında fısıltı şeklindeki konuşmaları bile
rahatlıkla işitiliyordu.

1.Mum 'ben BARIŞ'ım' ! dedi.

Ancak kimse benim sürekli yanık kalıp,
etrafıma ışık saçabilmeme yardımcı olmuyor.
Artık sönmek üzereyim...
Ve sessizce karanlığa gömülüverdi...


2.Mum 'ben GÜVEN 'im' dedi.

Ama artık gerekli olduğuma inanmıyorum…
Yanık kalmamın da bir kıymeti kalmadı,
diye eklerken hafif bir esinti ışığını söndürüverdi..


3.Mum çok üzgündü.

'Ben SEVGİ'yim' ama etrafıma ışık verecek gücüm kalmadı.
İnsanlar beni hep kenara itiyorlar.
Kendilerine en yakın olanları bile sevmemeye başladılar.
Sessizce söndü gitti Sevgi mumu...


O sırada içeri aniden bir çocuk girdi.
3 mumun söndüğünü görünce sebebini sordu ve niçin
sonuna kadar yanmadıklarına hayıflanarak ağlamaya başladı.


4.Mum, yumuşak ve yatıştırıcı sesi ile
çocuğa ağlamamasını söyledi.


" Korkma ben etrafıma ışık saçtığım sürece diğerleri
yeniden yanarlar ve onlar da aydınlatmaya devam ederler.

Zira 'ben UMUT'um' !


Gözleri parlayan çocuk umut mumunu aldı
ve diğerlerini sevgiyle teker teker
yaktı…


Kıssadan Hisse;

İçinizdeki umut mumunun saçtığı ışığı asla söndürmeyin.
Küçük çocuk gibi diğer sönmek üzere olan
üç mumun da sürekli yanık kalmaları için çaba
harcayın...

Her zaman daha erdemli ,
sevgi dolu bir dünya yaratmak elimizde yeter ki
iç ışığımızı besleyelim ve diğerlerini de canlı tutalım..